6 Haziran 2008 Cuma

Hafıza Kaybı

Unutmaktan bahsediyorum bu ara durmadan. Neleri unuttuğumdan…

Anahtarlarımı dışarı çıkarken evde, eve girerken kapının dışında unutuyorum …

Kahvaltıyı hazırlıyorum, çayı demlemeyi unutuyorum…

Yemeğin altını, buz dolabının kapısını açık unutuyorum …

Kek hamuruna kabartma tozu koymayı her seferinde unutuyorum…

Çamaşır makinasına çamaşırları atıp yıkamayı başlatma düğmesine basmayı unutuyorum …

İlaçlarımı içmeyi unutuyorum …

Bir şey lazım mı diye arayan beye evde bir dilim ekmek kalmadığını söylemeyi unutuyorum …

Bazı eski tanıdıkların isimlerini unutuyorum… Yolda karşılaşıp, kucaklaştığımız oluyor, ayaküstü sohbet edip telefon numarasını telefonuma kaydedene kadar düşünüyorum, taşınıyorum sonunda isim kısmına “?” yazarak kaydediyorum. Rehberimde “?” diye kayıtlı kişilerin sayısı arttıkça artıyor.

Yeni taşınan komşuya ilk ziyaretimde ismini sormayı unutuyorum, sonra da sormaya utanıyorum :)

Ya da komşuların içinde bolca bulunan Nazmiye, Bedriye, Fikriye, Hayriye, Nuriye’lerden hangisi hangisidir hep unutuyorum :)

En sevdiğim filmi/diziyi/programı izlerken reklam arasında kanal değiştirip izlediğim kanalı tekrar açmayı unutuyorum… Bu şekilde yarısından sonrasını izleyemediğim program az değil…

Tarihi yazarken hangi yılda olduğumuzu unutuyorum…

Unutmayayım diye notlar aldığım kağıtları okumayı unutuyorum…

Bütün bu saydıklarıma unutkanlık mı demeli, dalgınlık mı emin değilim. Adı her neyse, peşinizden koşturan “üstün sorumluluk sahibi bir şahsiyet” yoksa (ki Allah’a şükür bende var bir tane) yandınız demektir :)
Neden unutuyorum diye düşünüyorum bu kadar çok şeyi unutunca. Sebep mi denir yoksa bahane mi bilmem ama birkaç şey var hafızamı(zı) dumura uğratan.

En birinci sebep yapışık yaşadığımız “cep telefonu, bilgisayar, televizyon” üçlüsü.

İkincisi; çoluk çocuk, ev işleri, iş işleri, iç işleri, dış işleri derken yirmi dört saate sığdırılması olanaksız onlarca işi annelerin gücü adına bitirme telaşı…

Bence bir başka sebep de; bilgisayar, televizyon, kitap, dergi, gazete, yetkili şahıslar, bilir kişiler ve çok bilmiş kişiler tarafından sürekli bilgi yükleniyor olmak…

Beynin bir görevinin de unutmak olduğunu söylüyor bilim adamları. Unutmak sayesinde yeni bilgiler öğrenebiliyormuşuz. Beyin, şaşmaz bir yöntemle gereksiz bilgileri eliyormuş.

Eliyor da elediği gerekli mi gereksiz mi kime soruyor da eliyor :)

Unutabilmeye can attığım onca şey arasında neden kek hamuruna kabartma tozu koymam gerektiğini, hafızamdan silmek için dünyaları vereceğim onca kişi varken neden eski bir arkadaşımın ismini eliyor benim bu beynim??? :)

Hiç yorum yok: