7 Ağustos 2009 Cuma

Hastane Odasında Çocuk Olmak


Geçtiğimiz hafta Bursalı Anneler harika bir projeyi daha alnının akıyla tamamladı.
Aramızda toparladığımız çeşit çeşit oyuncaklar, boyama kitapları ve boyalarla dolu paketlerimizi yine gönüllü Bursalı Annelerimiz Uludağ Üniversitesi Onkoloji Çocuk Servisi’ne teslim etti.

Biz küçük kuzumla çocuk hastanesinde yatarken, bizim katta adı "Hastane İlköğretim Okulu" diye gecen içi oyuncaklarla ve küçük masa-sandalyelerle dolu bir oda vardı. Kapıları boydan boya camdan idi ve içerisi rahatlıkla görülebiliyordu... Bizim kaldığımız süre zarfında hiç açılmadı, öğretmenleri tatil olduğu için gitmişti çünkü.

Küçük kuzum her sabah, o gün eve dönmeyeceğimizi kabullendikten sonra, “oyuncak odasına gidelim bakalım açılmış mı?” diye tuttururdu. Serumunu elime alır, oyuncaklı odanın kapısına kadar giderdik, hiç konuşmadan dakikalarca, kelimenin tam anlamıyla kedinin ciğere baktığı gibi bakardı içeriye ve “keşke açsalar” diye iç geçirip arkasına baka baka odasına geri dönerdi. Sadece benimki değil bütün kuzular kedi gibi dolanırdı o adanın etrafında, kimi zaman içeride gözüne kestirdiği bir ayrıntıyı sessizce izleyerek, kimi zaman içeri girmek istediği için son ses ağlayarak…
Şuan yazarken bile burnumun direği sızlıyor, “ne olur açsalar!” diyordum içimden her gün, “ne olur!?”… Zaten hasta olan kuzumun yüzünde üzüntünün zerresine tahammülüm yoktu… Zor olan temizlenecek, toplanacak bir oda daha çıkması mıydı, çocukların başında duracak görevli olmaması mı?

Biz şanslıydık hastanede sadece bir hafta kaldık… Şanslıydık kaldığımız oda anneannenin, teyzelerin, amcaların her gün yenisini getirdiği oyuncaklarla dolup taşmıştı… Şanslıydık çünkü oradan çıkıp evimize gittiğimizde bizi yine dolaplara sığmayan oyuncaklar bekliyordu…

Yine de öğrendik ki hastane odalarında günler saatler geçmek bilmez iken, bir küçük oyuncak pek değerliymiş… Ziyaret saatleri pek kıymetliymiş, aile-eş-dost-akraba da olsa, kafasını uzatıp “merhaba, geçmiş olsun” diyen bir yabancı da olsa ziyaretçi dört gözle beklenirmiş…

Onkoloji çocuk servisindeki oyuncakların zaman zaman eksildiğini, oyuncakların evlere götürüldüğünü bu yüzden de ihtiyaç listesinin belli aralıklarla tekrar oluştuğunu öğrendiğimde içim sızladı…

Asla kızamam oyuncakları evine götüren kuzulara da annelerine de… Kuzucukların geçmek-bitmek bilmeyen tedavi günlerine bir küçük mutluluk katacaksa topladığımız oyuncaklar, varsın eksilsin, biz yine toparlanıverir toplarız gerekenleri :)

Projede emeği geçen herkese, sevgili Bursalı Anneler’ime çok teşekkür ediyorum, çorbaya bir miktar tuz katabildiğim için çok mutlu, çok huzurluyum…

25.07.2009

1 yorum:

inci çiçeği dedi ki...

yazıyı okuyunca nereye gidemediğimi bilemedim ortada kalakaldım:((
önce üniversitede öğrenciyken staj yaptığımız çocuk servisindeki oyun odasına gittim, dört gözle beklerdik staj gününü,sanırım çocuklarda beklerdi bizi aynı biz gibi,yeterli olmasada haftada bir günümüzü onlarla geçirirdik ve büyükte keyf alırdık,ama yıllar sonra anne olup ta hastanede yatınca daha bir anladım o odanın kıymetini, bizim oda boştu, sadece minderler vardı ama yine de oyuncakları götürüp orada rahatça oturup oynamak çocuğumun çok hoşuna giderdi, ziyaretçiler, ziyaret saatide bonus gibi olurdu:))

Bursalı anneleri kutluyorum:))