28 Eylül 2008 Pazar

Bu Bayram

İftarı, sahuru, pideyi, güllacı gönderip, sevgili Ramazan’ı uğurlamaya, tatlı bayramı karşılamaya çok az kaldı.

Ramazan boyunca gazete sütunlarında, haber bültenleri dahil pek çok televizyon ve radyo programında orucu bozanları, bozmayanları, iftarda yenecekleri, sahurda yenmeyecekleri ezber ettik. Ramazan bitti gitti ama malzeme tükenmedi şükür, önümüzdeki birkaç gün de bayram perhizi var.

Misal, bayramda azar azar yemek, mideleri yormamak gerekmiş!

Misafirlikte ikram edilen her tatlıyı tüketmemek, hamur tatlıları yerine daha sağlıklı olan sütlü tatlıları ve meyveleri tercih etmek daha doğruymuş, olacak iş mi, mis gibi ev baklavaları dururken elma yemek olur mu? :)

Baklavasız, böreksiz, dolmasız, sarmasız, çikolatasız, şekersiz, çaysız, kahvesiz bayrama bayram denir mi? :)
Eş, dost, konu-komşu, akrabayı gezmeden, el öpmeden, hediyeleşmeden, cepleri harçlık ve şekerle doldurmadan da olmaz bayram dediğin. Evimizden şekeri, çikolatayı, cebimizden bozuk parayı eksik etmeyelim bu bayram.

Tekerleme gibi bir mesajı rehberimizdeki herkese topluca göndermek yerine kontörlere kıyıp uzaktakilere sesimizi duyuralım mutlaka, ille de yazacaksak yazdıklarımız okuyana özel olsun.

En yakınımızdakilerle hediyeleşelim. Sürprizleşelim bu bayram:)

Aramızda olmayan, sonsuzluğa kavuşan sevdiklerimizin eline dualarımızla dokunalım.


Hayırlı, huzurlu, bereketli, neşeli, muhabbetli, çoluk-çocuklu, bol harçlıklı, baldan tatlı bir bayram diler, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim:)

Hoşçakal sevgili Ramazan, on bir ay sonra kavuşmak dileğiyle…

Hiç yorum yok: