23 Haziran 2008 Pazartesi

Huzurlu Tatil Çizelgesi

Son bir iki yıldır tatiller benim için bilgisayar ve cep telefonundan kaçış günleri haline geldi.

Beynimi, boynumu, sırtımı, parmaklarımı, gözlerimi, kulaklarımı dinlendirmek, elektrik akımlarından mümkün olduğunca uzak kalmak için maksimum çaba harcıyorum.

Bütün bir yıl boyunca rutinleşen işlerden sıyrılıp fırsat bulamadıklarıma el atmak istiyorum…

Önem sırasında gerilere düştüğü için okuyamadığım kitapları okumak. Her ay önce posta kutusunda, sonra kütüphane çekmecelerinde bekleşen dergilerimi didik didik etmek…

Yıl boyunca yazamadığım günlüğümü geriye dönük doldurmak. Ve bir şekilde geçen günlerin muhasebesini çıkarmak…

Aynı güneşi, aynı ayı, aynı yıldızları farklı bir yerden izlemek.

Daha önce gezip görmediğim bir yerde cennet memleketimin kokusunu içime çekip, bu topraklar üzerinde dünyaya geldiğim için bir kez daha şükretmek.


Tatile yan gelip yatmak için değil, tebdil-i mekan için, ufkumu açmak için, rutinleri kırıp yeniliklerle tanışmak için çıkıyorum ben.

Çocuklarımın da tatili yan gelip yatma, hiçbir iş yapmama, hiçbir işe yaramama, yatıp kalkıp, yiyip içip zaman tüketme eylemi olarak algılamalarını istemiyorum.

“Bir işten yorulduğunda başka bir işe koyul” diyor Kur’an. (İnşirah:7)

Boş durarak sadece uyuşuyor insan, dinlenmek farklı bir şey. Çocuklarıma bolca boş zaman sunarak dinlendiremem biliyorum. Aksine yorarım, bunaltırım. Doyumsuzlaştırır, huysuzlaştırırım.

Bu tatil de yapacak çok işimiz var bizim ailece, sağlıkla dönüp yazmak kısmet olur inşaallah.

Tatil için ayrıntılı planlar oluşturdum, planlarımı listeler, çizelgeler halinde kağıtlara döktüm:) Bu kağıtlarda yanımıza alınması gereken eşyadan tutun, olumlu-olumsuz davranışların karşılığında başa geleceklere kadar pek çok konu var:)


Ben listeler yapmayı çok seviyorum. Alt alta maddeler yazmaya, maddelerin başına renkli kalemlerle değişik manalara gelen yıldızlar, artılar, eksiler koymaya, ayrıntılı çizelgeler oluşturmaya bayılıyorum.

Tatile çıkarken yanınıza almanız gerekenleri herhangi bir arama motoru yardımıyla fazlasıyla bulabilir, kendinize uygun seçeneklerden kendi listenizi oluşturabilirsiniz.

Bir hizmet de benden size, hiçbir arama motoru çıkarmaz karşınıza bu “huzurlu tatil” çizelgesini, kıymetimi bilin:) Birinci tabloda isminin yanına çizik alanların cezalarını, ikinci tabloda isminin yanına yıldız alanların ödüllerini kendi şartlarınıza göre uyarlayabilirsiniz:)

Hepinize huzurlu tatiller dilerim...

16 Haziran 2008 Pazartesi

Kısacası Teşekkür Ederim Ben Sana :)

Teşekkür ederim;
Beni bulduğun,
Yoluma çıktığın,
Yoldaşım olduğun için…

Teşekkür ederim;
Beni satır satır okuduğun,
Öğrendiğin,
Anladığın için…

Teşekkür ederim;
Ellerimi tuttuğun,
Gözlerime baktığın,
Sözlerime kulak verdiğin için…

Teşekkür ederim;
Güler yüzün,
Yufka yüreğin,
Sonsuz sabrın için…

Çok Teşekkür Ederim;
Sekiz yıl önceki bugün, buruk bir anı olarak içimde durmadan sızlanırken,
Geçen yıllar boyunca verdiğin huzur, mutluluk ve güvenle sızımı dindirdiğin için…

Teşekkür ederim;
“Benimle evlen” dediğin gün verdiğin sözleri unutmadığın,
Arkandan geldiğime pişman etmediğin,
Yüzümü yere düşürmediğin için…

Velhasıl;
Teşekkür ederim ben sana;
Güzel çocuklarımız,
Huzurlu yuvamız,
Gerçek bir aile oluşumuz için…




Özel Teşekkür !
Haftanın beş günü sevmediğin sebzeleri yediğin,
Yedikten sonra da beğendiğini söylediğin için teşekkür ederim:)


18…28…38…48…58……e

Hep birlikte…
Sevgiyle…
Sağlıkla…
Mutlulukla…

6 Haziran 2008 Cuma

Hafıza Kaybı

Unutmaktan bahsediyorum bu ara durmadan. Neleri unuttuğumdan…

Anahtarlarımı dışarı çıkarken evde, eve girerken kapının dışında unutuyorum …

Kahvaltıyı hazırlıyorum, çayı demlemeyi unutuyorum…

Yemeğin altını, buz dolabının kapısını açık unutuyorum …

Kek hamuruna kabartma tozu koymayı her seferinde unutuyorum…

Çamaşır makinasına çamaşırları atıp yıkamayı başlatma düğmesine basmayı unutuyorum …

İlaçlarımı içmeyi unutuyorum …

Bir şey lazım mı diye arayan beye evde bir dilim ekmek kalmadığını söylemeyi unutuyorum …

Bazı eski tanıdıkların isimlerini unutuyorum… Yolda karşılaşıp, kucaklaştığımız oluyor, ayaküstü sohbet edip telefon numarasını telefonuma kaydedene kadar düşünüyorum, taşınıyorum sonunda isim kısmına “?” yazarak kaydediyorum. Rehberimde “?” diye kayıtlı kişilerin sayısı arttıkça artıyor.

Yeni taşınan komşuya ilk ziyaretimde ismini sormayı unutuyorum, sonra da sormaya utanıyorum :)

Ya da komşuların içinde bolca bulunan Nazmiye, Bedriye, Fikriye, Hayriye, Nuriye’lerden hangisi hangisidir hep unutuyorum :)

En sevdiğim filmi/diziyi/programı izlerken reklam arasında kanal değiştirip izlediğim kanalı tekrar açmayı unutuyorum… Bu şekilde yarısından sonrasını izleyemediğim program az değil…

Tarihi yazarken hangi yılda olduğumuzu unutuyorum…

Unutmayayım diye notlar aldığım kağıtları okumayı unutuyorum…

Bütün bu saydıklarıma unutkanlık mı demeli, dalgınlık mı emin değilim. Adı her neyse, peşinizden koşturan “üstün sorumluluk sahibi bir şahsiyet” yoksa (ki Allah’a şükür bende var bir tane) yandınız demektir :)
Neden unutuyorum diye düşünüyorum bu kadar çok şeyi unutunca. Sebep mi denir yoksa bahane mi bilmem ama birkaç şey var hafızamı(zı) dumura uğratan.

En birinci sebep yapışık yaşadığımız “cep telefonu, bilgisayar, televizyon” üçlüsü.

İkincisi; çoluk çocuk, ev işleri, iş işleri, iç işleri, dış işleri derken yirmi dört saate sığdırılması olanaksız onlarca işi annelerin gücü adına bitirme telaşı…

Bence bir başka sebep de; bilgisayar, televizyon, kitap, dergi, gazete, yetkili şahıslar, bilir kişiler ve çok bilmiş kişiler tarafından sürekli bilgi yükleniyor olmak…

Beynin bir görevinin de unutmak olduğunu söylüyor bilim adamları. Unutmak sayesinde yeni bilgiler öğrenebiliyormuşuz. Beyin, şaşmaz bir yöntemle gereksiz bilgileri eliyormuş.

Eliyor da elediği gerekli mi gereksiz mi kime soruyor da eliyor :)

Unutabilmeye can attığım onca şey arasında neden kek hamuruna kabartma tozu koymam gerektiğini, hafızamdan silmek için dünyaları vereceğim onca kişi varken neden eski bir arkadaşımın ismini eliyor benim bu beynim??? :)